26 Ağustos 2014 Salı

26 Agustos 1922 Afyon Kocatepe Saat 05:30

Afyon Kocatepe Saat 05:30 Etem Tem, Afyon Kocatepe'de yarattığı "anıt fotoğrafı" nasıl çektiğini, ülkenin kaderini belirleyen o sabahı ve ardından gelen günlerde neler yaşandığını Fikret Otyam ile 1960 yılında yaptığı söyleşide şöyle anlatmıştı: " O sabah Kocatepe'de bulunuyorduk. Taaruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu. Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu... Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasındaydı... Hemen objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11'di... O gün 7x11 boyunda sekiz on rulo film çektim. Bir kaç tane 10x15 cam... Mustafa Kemal Paşa, bütün gün ağzına bir lokma koymamıştı... Gece ric'ate (geri çekilme) başladılar. 2 Eylül'de Uşak'a girdik. Vakit yoktu. Ahır bozması bir yerde bir kaç film yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah götürdüm. İçeri aldılar. Berberi traş ediyordu. Odada portatif bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle vardı. Bir aralık odayı işaret etti: "A be.... Bu bir başkumandan odasına yakışmaz" dedi. Salih (Bozok) odayı halılarla süsleyeceğini söyledi. Zira o gün Trikopis getirilecekti. Gazi, fotoğrafları aldı, baktı. Parmaklarını fotoğrafların üzerinde gezdirdi ve çekti: "Çok güzel, " dedi. " 9 Eylül'dü... Kadifekale'ye çıkmıştık. Zaman güneş batımına yakındı. Deniz pırıl pırıldı... Şehir ayaklar altındaydı... Körfezde bazı vapurlar vardı...Dumanlıydı vapurlar... Bir rapor geldi. Süvarilerimiz İzmir'e girmişti...."Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri.." emri yerine getirilmişti. İzmir bizimdi yine... "Sonra mı?.. Ha, evet... Sonra otomobillerle şehre girdik. İlk işim bir fotoğrafçı bulmak oldu. Kocatepe'de çektiğim sekiz on rulo filmi bir Rum fotoğrafçıya verdim. Zaman geçirmek için etrafta biraz döndük, dolaştık... Sonra yeniden geldik. Fotoğrafçı geldiğimizi, içeri girdiğimizi görünce "fotoğraflarınız bir harika!" diye bağırdı. Baktım fotoğraflar daha yaş yaştı... Doya doya baktım...Hakikaten birer harikaydı...Taa Uşak'tan İzmir'e kadar bu anı bekliyordum. Fotoğrafların kuruyup, hazır olması için bir gün daha lazımdı. Ertesi günü gelip almak üzere karargaha, Bornova'ya döndük. Ertesi sabah otomobille indik İzmir'e... Millet yollara dökülmüştü... Bayram vardı... "Biraz sonra Mustafa Kemal gelecek" dedik... Görmeliydiniz o anı... İzmir yanıyordu... Ne dost ne düşman belliydi... Cayır cayır yanıyordu İzmir... Fotoğrafçı dükkanının olduğu yere güçlükle varabildik. Fakat ne görelim?.. dükkan yanmıştı... Uşak'ta o ahır bozması yerde yıkaya bildiğim birkaç film kalmıştı elimde... Ötekilerin hepsi fotoğrafçı dükkanıyla birlikte yandı kül oldu..." Bu fotoğrafla ilgili olarak Falih Rıfkı Atay, "Bir 26 Ağustos Yıldönümü" yazısında şöyle diyecektir: "Fotoğraf objektifi, tarihe bu kadar canlı bir eser bırakmamıştır." Kaynak:1- Fikret Otyam, "Etem Tem" röportajı, Ulus Gazetesi, 4 Aralık 1960, Ankara. 2- Falih Rıfkı Atay, " Bir 26 Ağustos Yıldönümü" Milliyet Gazetesi, 26 Ağustos 1928 Fotoğraf kaynağı: ATATÜRK, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, hazırlayan Mehmet Özel (Güzel Sanatlar Genel Müdürü), Sayfa: 93 Fotoğraf : Etem Tem

18 Ocak 2012 Çarşamba

''Toros dağlarının tepelerinde bir Türkmen evinin bacası tüter halde kalmış ise , ben bu milletten umudumu kesmem , bayrağımı göğsüme sarar , milletimin istiklali uğruna ölürüm . '' 
Gazi Mustafa Kemal Atatürk

21 Aralık 2011 Çarşamba

Türk Milleti ve Cumhuriyet Üzerine

"Türk Milleti, halk idaresi olan cumhuriyetle idare olunur." (Afet İnan-Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk'ün El Yazılan sh. 352)
"Türk Milleti'nin yaradılışına ve karakterine uygun idare, cumhuriyet idaresidir. Bu günkü Hükümetimiz doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilatı ve hükümetidir ki, onun adı cumhuriyettir. Artık hükümet ve millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Yönetim halk, halk yönetim demektir." (Söylev ve Demeçler C.III. sh. 75, C. II sh. 230)
"Demokrasi prensibi, egemenliği kullanan araç ne olursa olsun, esas olarak milletin egemenliğine sahip olmasını ve sahip kalmasını gerektirir. Bizim bildiğimiz demokrasi siyasaldır. Onun hedefi, milletin idare edenler üzerindeki kontrolü sayesinde siyasal özgürlük sağlamaktır." (Afet İnan-M. Kemal Atatürk'ten Yazdıklarım, sh. 71,73)

20 Aralık 2011 Salı

29 Ekim 1923 ü Anlamak



19 mayıs 1919 da başlayan Kurtuluş Savaşı,9 Eylül 1922 de İşgal Ordularının İzmir’de denize dökülmesi ile nihai bir aşamaya geçmiş,6 Ekim 1922 de İstanbul’un düşmanlardan arındırılması ile savaş sona ermiş,29 Ekim 1923 gününden itibaren dünyanın Türk Devrim’i olarak tanımladığı süreç başlamıştır.Prometeus’un  Olympos dağındaki ateşi yeryüzüne indirmesine benzer ,Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıkları.Türk Devrimi yeryüzü tanrılarına bir karşı çıkış,bir başkaldırış ve akılla bilimin yaşama egemen kılınmasıydı.Ve “yeryüzü tanrıları” onu hiç affetmediler.
Tarih bilinci olmayan toplumlar yok olmaya mahkumdur biz Türkler ne yazık ki bu yola girmiş durumdayız.İngiltere Devleti temsilcisi Amiral Calthrope ile Osmanlı Devleti temsilcisi Bahriye Nazırı Rauf Bey başkanlıklarında süren görüşmelerden sonra 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması hükümleri şöyleydi:


1. Çanakkale ve İstanbul Boğazları'nın açılması ve Karadeniz'e serbestçe geçiş Çanakkale ve İstanbul Boğazları'nın İtilaf Devletleri tarafından işgali

2.Türk sularındaki tüm torpil tarlaları ile torpido ve kovan yerleri, diğer engellerin yerleri gösterilecek ve bunları taramak veya kaldırmak için istenildiğinde yardım edilecektir.
20. Beşinci madde gereğince terhis edilecek Osmanlı Devleti kuvvetlerine ait donanım silahlar ve cephane taşıma araçlarının kullanılmasına ait verilecek emirlere uyulacaktır.  
24.Vilayet-i Sitte'de (altı ilde: Erzurum,Van, Harput(Elazığ), Diyarbakır, Sivas, Bitlis
karışıklık çıktığında bu illerin herhangi bir bölümünün ele geçirilmesi hakkını İtilaf Devletleri saklı tutar. 
 25. İhtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında çatışma 1918 yılı Ekiminin otuz birinci günü yerel saatle öğle zamanı kesilecektir.....( Devam Edecek )

16 Aralık 2011 Cuma



Atatürk bu ulusun çocukları tarafından her gün saygı ve gurur ile anılması gereken çağlar üstü,büyük bir insandır.Unutmayınız ki onun sahip olduğu gücü eline alan hiç bir "Kahraman" "Lider" iktidarı ve serveti
halkı ile paylaşmamış,Köylü Milletin Efendisidir dememiştir.Tarihin yazdığı en büyük Devrimcidir O.Gandhi,Mao,Castro,Che Guevara,Hindistan ve Çinden Cezayire,Kuba ve Güney Amerikaya tüm dünya halklarının liderlerinin önderidir O.



Muhteşem Türk



Muhteşem Türk isimli bu videoda Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yabancı bir göz
tarafından ne denli büyük işler yaptığının ifadesini bulacaksınız. Gazi Paşa günlük yaşamda,siyasetde,bilim ve sanat da biat yerine aklı öne almayı modernizmi ve üretkenliği bize emanet etmiştir ne kadar layığız,bunu laiklikden ne kadar sapma içerisinde olduğumuz cevaplayacaktır.